6 Mart 2010 Cumartesi

Mehmet ŞABAHAT --SAMİMİYET--


Mehmet ŞABAHAT
Milli Pazar İnsan Kaynakları Sorumlusu
KALİTELİ İŞ GÜCÜ
Yaklaşık iki yıldır perakende sektörünün içindeyim. Tek arzum bu sektörün kurumsallaşmasına katkıda bulunmak .İlk adım Bursa Perder'in yapılanmasıyla gerçekleşti. Buna katkı koyan tüm üyeleri candan kutluyorum. Bundan sonra işimiz biraz daha kolaylaşacak.
Sektörümüzde insan kaynağını irdelediğimizde lise eğitimli, kız ve erkek personel yoğunlukta olduğunu görüyoruz. Fakat genç kızlarımız bu işi evlenene kadar, erkek çalışanlarımız Üniversiteyi kazanana kadar veya okul tatillerinde çalışacak yerler olarak değerlendiriyorlar. Bu da yetişmiş eleman ihtiyacının devamlı olarak eksikliğinin hissedilmesine yol açıyor. Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesinde Perakende Yöneticiliği bölümü açıldı. Bu sektörümüz adına mükemmel bir gelişme . İki yıl sonra ilk mezunlarını verecek. Buraya kayıt yaptıranlar içimizde faal olarak çalışıyorlar. Benim Milli Eğitimden bir isteğim daha var. Meslek Liselerinde Perakende bölümü açıp, küresel kriz karşısında tek ayakta durabilen sektörümüze kalifiye elemanlar kazandırmak. Bu gerçekleşirse kurumsallaşma yolunda daha emin adımlarla yürüyeceğiz. Müthiş bir rekabet ortamında bile en çok büyüme sağlayan bir sektörüz. Adım başı birbirine benzeyen ama farklı meslektaşlarımıza ait perakende mağazaları en ucuz, en kaliteli, en iyi hizmet gibi sloganlarla karşımıza çıkıyor. Bütün bunlar çok güzel de bunları sunabilmek için kaliteli insan gücüne ihtiyacımız var.
Bunu da şirketlerimizin en tepesinden başlayarak tüm çalışanlarımıza sağlayacağımız eğitimler ile başarabiliriz. Nitelikli insanlardan kurulu bir yönetim kademesi, aynı zamanda işini çok iyi yapan, adil ve dürüst yöneticilerden oluşacaktır. Ayrıca eğitimli ve nitelikli çalışanlarımızda işlerini düzgün ve kaliteli yapan bir iş gücü oluşturacaklar bu da daha verimli ve başarılı bir sektör olmamızda başrolü oynayacaktır.
Öyle güzel bir ülkede yaşıyoruz ki, bereketli topraklarımız da her türlü sebze meyve ve hububat yetiştirebiliyoruz. Dağları, ormanları, denizleri, göl ve nehirleri ayrıca tarihi eserleri ile sanki bir dünya parkında yaşıyoruz. En gelişmiş ülkelerin bulunduğu Avrupa kıtasında bile yılın on ayı sisli, puslu ve yağmurlu iken, biz on iki ayda dört mevsimi yaşıyoruz. Hatta aynı anda dört mevsimi yaşadığımız günler oluyor.
Her zaman, gurur duyacağımız, zaferlerle dolu, insanlığa mal olmuş bir tarihimiz var. Ebedi alemin mutluluğuna giden yolu yüzyıllar önce atalarımız sayesinde bulmuşuz. Hoşgörü, samimiyet ve yardımlaşmanın en güzel örnekleri bizim geçmişimizden verilmiş, misafirperverliğimiz, zayıf olanın yanında oluşumuz, adalet için savaşmamız örnek olmuş dünyaya. Çağ kapatıp çağ açmışız. Mevlana'nın
"Ne olursan ol yine gel" felsefesini tüm dünya benimsemiş. Fatih Sultan Mehmet ilk "İnsan hakları belgesi" kabul edilen fermanında, farklı dine mensup insanları koruma altına almış. Savaşlarımız bile barış getirmiş. Sadece bizden olanlara değil olmayanlara da hoşgörülü ve samimi davranmışız. Çökmüş, parçalanmış bir imparatorluğun içinden yepyeni bir Cumhuriyet çıkarmışız. Velhasıl tüm bunlar ulusumuzun kalitesi sayesinde olmuş.
Böyle sağlam köklerimiz varken, böyle güzel bir ülkede yaşıyorken insan kalitemizin düşük olması, çeşitli bahaneler ve küçücük menfaatler için birbirimizi dışlamamız, hor görmemiz, kendimizi kayırmamız hoş değil. Samimi olmayı, hoşgörülü davranmayı beceremiyoruz. Menfaatlerimiz gerçekleşmediğinde hemen asık yüzümüzü gösteriyoruz. Onur, gurur ve haysiyetle yapmamız gereken hayat mücadelesinde samimi olmak yerine samimiyetsizliği tercih ediyoruz. Kendimizden başka kimseyi düşünmüyoruz. Oysa bizim atalarımız komşusu aç iken tok yatmazlardı. Yardıma ihtiyacı olanlara koşarlardı. Biz bir güler yüzü bir tebessümü esirgiyoruz birbirimizden. Günaydın...Hayırlı Günler...Kolay Gelsin...Hayırlı İşler...Teşekkür ederim...demek zor geliyor.
Bize yakışmayan bu elbiseyi en kısa sürede çıkarıp üzerimizden atmalıyız. Kişisel menfaatleri bir yana bırakıp olumlu ve kaliteli bir hayat yaşamalıyız. Önce birlikte olduğumuz insanlara, ailemiz, akrabalarımız, komşularımız ve birlikte çalıştığımız tüm insanlara karşı samimi bir şekilde sevgi ve saygı duymalıyız. Doğal patronumuz olan müşterilerimize karşı daha samimi, daha hoşgörülü, daha güler yüzlü davranmalı ve tatlı dilimizle de onlara hak ettikleri değeri vermeliyiz. Böylelikle “kaliteli insan gücü”nün günümüzde de neler başarabileceğini hep birlikte göreceğiz. Sektördeki tüm çalışanlarımıza sevgi dolu, daha mutlu ve onurlu bir yaşam temenni ediyor ve başarılar diliyorum.
Mehmet ŞABAHAT
Milli Pazar İnsan Kaynakları Sorumlusu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder